DOLAR 38,4271 % 0.21
EURO 43,5584 % -0.51
STERLIN 51,1072 % -0.33
FRANG 46,1642 % -0.45
ALTIN 4.107,40 % -0,54
BITCOIN 93.350,00 0.623

Çepni Boyu Derneğinden, Milliyetçi Partilere ‘Birleşin’ Çağrısı

Yayınlanma Tarihi : Google News
Çepni Boyu Derneğinden, Milliyetçi Partilere ‘Birleşin’ Çağrısı

Başkan Kandemir’in çağrı metninde şunlara değindi;

“TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ İDDİASINDA OLAN PARTİLER BİRLEŞMEZLERSE TÜRK MİLLETİ ONLARI SİYASİ ÇÖPLÜĞE ATACAK !
Günümüzde Türk milliyetçiliği farklı siyasi partiler ve ideolojik akımlar içinde on parçaya bölünmüş durumda. Güçlü bir devlet yapısına sahip olunması, birlik içerisinde olunması ve milli çıkarların korunabilmesi için milliyetçi oluşum ve kuruluşların ittifak halinde çalışması zorunluluktur.
Milliyetçilik evrensel kelime kavramı olarak, milli egemenliği savunmaktır. Bu durumda tek adam rejimi savunucularının milliyetçi olmadığı malumdur.
Terörle müzakere edilmesi Türk milliyetçilerinde büyük bir rahatsızlığa sebep olmuştur. Yine Türk milliyetçilerine göre ikinci bir çözüm sürecinin devletimizin ana teminatı olan Türk ordusunun moral ve motivasyonunu zedelemiştir. Milliyetçi camiadaki uzun süredir var olan fikir ayrılıkları;  ‘umut hakkı’, ‘terörle müzakere’, ‘devlet aklı’, ‘PKK’nın kurucu önderi’ gibi söylemlerle yol ayrılıklarına dönüşmüştür.
Türkçü cepheyi temsil kaygısında olan milliyetçi partiler bu nedenlerle dik duruşu olan bir yola girmelidir. Herkesin önderlik kaygısına düştüğü siyasi konjonktürde partilerin her türlü bahane ve iç durumları milli konulara göre daha az geçerlidir. Partiler kendi iç meselelerinde boğulurken gerçek gündemi ıskalamakta, Türk milleti bundan zarar görmektedir.
Birleşmenin önündeki engeller kaldırılmalı, birleşmenin yol haritası, temel değerler ortaya konarak, kavramların netleştirildiği bir insiyatif kurulmalıdır. Bu inisiyatifte herhangi bir inanç ve siyasi ayrıma yer verilmemeli, tüm milli değerlerin kapsanacağı Türkçülük çatısı kurulmalıdır.
Daha sadesi Türk milliyetçiliği iddiasında olan siyasi partilere, oluşum ve kuruluşlara birleşme, birlikte çalışma çağrısında bulunuyoruz !
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNDE AKP VE CHP ARASINDA SEÇİM KANSER VE VEBA ARASINDA TERCİH YAPMAYA BENZEMEKTEDİR
Cumhurbaşkanlığı seçimi özelinde hangi taraf eleştirilirse öbür taraflı olmakla suçlandığımız bir ortamdayız .
Yüzde 5-7 arasında Kürt seçmenin oyunu almak için yüzde 15 sandığa gitmeyen seçmen, anket şirketlerine göre yüzde 25’e varan kararsız seçmen varken CHP’nin toplamda yüzde 40 civarı seçmeni göz ardı etmesi her seçimde pahalıya mal olmaktadır.  Bunun iki kutuplu Cumhurbaşkanlığı sürecinde AKP ve CHP adayları tarafından göz ardı edildiği ve siyaseten umutsuzluğa kapılmış insanların bir çıkış noktasına ihtiyaç duyduğu bariz şekilde görülmektedir.
Sağlıklı bir insana sorulan ‘kanser ya da veba arasında hangisini tercih edersin?’ sorusuna ne cevap verebilir ki? Bu noktada başka bir çözüme ihtiyaç duyulduğu ortadadır.
Milliyetçi bir ittifak cephesi seçimin kaderini değiştirecektir. CHP de bu noktada ülkenin federatif yapıya doğru gidişine el yükseltmek yerine sırt döndüğü Ulusalcı, Atatürkçü, Türk Milliyetçisi cepheye yaklaşması tarihi bir sorumluluktur !
TÜRK MİLLİYETÇİ CEPHESİNDE KİMLER VAR? NELER OLUYOR?
İYİ Parti, Zafer Partisi, Milliyetçi Türkiye Partisi kamuoyunda yer kaplayan Türkçülük iddialarıyla sahada çalışan mevcut siyasi partilerdir.
İYİ Parti içerisinde merkez sağcılar ile sağ sol kavramlarını önemsemeyen salt Türkçü gruplar arasında üstü kapalı çekişme sürüyor.
Kurucu genel başkan Meral Akşener’in önceki Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde masadan kalkması ve sonra tekrar oturması halkı kendilerine karşı güvensizliğe sürüklemişti. Seçim bitiminde Cumhurbaşkanı ile görüşme yapması çok konuşulmuştu. Bu süreçte AKP’ye katılan birçok İYİ Parti milletvekilleri de tartışılmış, İYİ Parti camiasında üzüntüyle karşılanmıştı. İYİ Parti’nin muhalif söylemlerinden uzak bir manada hükümete çalıştığı çıkarımları dahi yapılmıştı. Müsavat DERVİŞOĞLU bu anlamda bir enkaz devralmış, durumu toparlamaya çalışmaktadır.
Zafer Partisi, salt Türkçü söylemler ve eylemlerle sahaya çıktı. Bu durum hayatında siyasete hiç girmemiş idealist Türkçü kişi ve kitleleri siyasete çekmiştir. Birçok sivil toplum kuruluşu da Zafer Partisi’ni doğrudan ve dolaylı desteklemiştir. Fakat parti teşkilatlarına yeterince önem verilmediği gibi teşkilat içerisinde maddi ve manevi emek harcayan birçok kişiden bir kalemde vazgeçilebilmiştir. Özdağ’ın bu konularda hiçbir açıklama yapmayışı, parti içerisinde istifalara zemin hazırlamış, içte büyük bunalımlara yol açmıştır. Genel Başkan Ümit Özdağ’ın tutuklanarak hapse gönderilmesine rağmen parti teşkilatları Anayasal haklar çerçevesinde yeterince mukavemet gösteremediği de konuşulmaktadır. Ayrıca Özdağ’ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cumhurbaşkanı adayı olarak Sinan OĞAN’ı dayatması, ikinci turda Oğan’ın adeta Türk Milliyetçileri’ni yarı yolda bırakarak Ak Parti saflarına geçmesi hala Türk Milliyetçileri tarafından affedilmiş değil. Üstelik Özdağ’ın bu duruma da sessiz kalması kamuoyunun gözlerinden kaçmamıştır.
Cumhuriyetçi Vatanseverler Partisi, Türk Milliyetçiliği cephesinde yer alan önemli bir parti haline geldi. Özellikle Ulusalcıların çatısı haline gelen parti Yazar Nihat GENÇ sayesinde ivme kazandı. Özellikle Şehit ve Gazi ailelerinin yanında duruşları önemlidir.
Milliyetçi Türkiye Partisi ve Genel Başkanı Ahmet YILMAZ, Türk Milliyetçisi cephede son dönemde adından fazlaca söz ettirmeye başlamıştır. Son dönemde yaptığı ‘‘O İmralı’daki İti ev hapsine çıkarsınlar, namus şeref sözü veriyorum o en yakınına koydukları çocuklardan birine onu öldürteceğim.’’  açıklamasıyla üzerine büyük dikkat çekmiştir. Daha gündemde Cumhurbaşkanlığı seçimi yokken Cumhurbaşkanlığına aday olduğunu ‘‘Türk Milliyetçilerinin bağımsız adayıyım. Yüz bin imzayı ilk gün toplayacağım.’’ cümlesiyle açıklamıştır. MTP ve Genel Başkanı Ahmet YILMAZ kuruluşundan bu güne temiz bir siyasi profil çizmiştir.
Camianın Cumhurbaşkanı adayı olarak görmek istediği ve sokakta ve anketlerde çıkan en önemli isimlerden birisi tartışmasız Mansur YAVAŞ. Bugüne kadar çirkin bir siyasi tartışma içerisine girmeyerek işini en iyi şekilde yapmaya çalışmasıyla isminden bahsettirmiştir. Kamuoyunda bölücü olarak bilinen tartışmalı hiçbir isimle el sıkışmamış ve bir araya gelmemesi de gözden kaçmamıştır. Haricen adaylıkta gönülsüz davranmasından da büyük üzüntü duyulmuştur. Ayrıca birçok olayı kenardan izlemesi Türk Milliyetçileri’nin kendisine eksi puan yazmasına sebep olmaktadır. Milliyetçi bir ittifakın adayı olabilme ihtimali Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği açısından milliyetçileri umutlandırmaktadır.
PARTİLERİN SORUNSALLARI TÜRK MİLLETİ’NİN GELECEĞİ AÇISINDAN ÖNEMSİZDİR !
Partilerle alakalı sayfalarca yarar, zarar ve problem yazılabilir. Ancak partilerin kendi içlerindeki problemler Türk Milleti’nin gerçek gündemi önünde önemsiz kalmaktadır. Bunu bir uyarı mahiyetinde söylemekteyim.
Bugün milliyetçi hareketlerin birbirinden kopuk olması, Türkiye’nin iç ve dış tehditler karşısında zayıf kalmasına neden olmaktadır. Farklı milliyetçi partiler ve gruplar, küçük hesapları bir kenara bırakmalı ve Türkiye’nin geleceği için ortak bir cephede buluşmalıdır.
MİLLİYETÇİLER BİRLEŞİRSE TÜRKİYE GÜÇLENİR !

Türk milliyetçileri, Türkiye’nin geleceği için bölünmüşlükten kurtulmalı ve ortak bir hedef doğrultusunda birleşmelidir. Tek bir milliyetçi cephe, emperyalizmin planlarını bozacak ve Türkiye’yi ekonomik, siyasi ve kültürel olarak bağımsız kılacaktır. Bugün milliyetçi hareketlerin parçalanması, Türkiye’nin güç kaybetmesine neden olmaktadır. Bu yüzden, milli birlik ruhuyla hareket eden, Atatürk’ün çizgisinden sapmayan ve Türkiye’nin çıkarlarını her şeyin üstünde tutan güçlü bir milliyetçi birliktelik kurulmalıdır.

Türk milliyetçileri, şahsi çıkarları ve küçük hesapları bir kenara bırakarak, Türkiye’nin bekası için birleşmelidir!

Böyle bir İttifak kurulabilirse Milliyetçi olduğunu beyan etmeyen fakat vatansever söylemleriyle ön plana çıkan partilerin de katılması muhtemel hale gelecektir.
Türk Milliyetçiliği argümanlarını kullanan pek çok dernek, vakıf, STK, federasyon da bu ittifaka sıcak bakarak destek olacaklardır. Bunu yıllardır Türkmen sivil toplum camiasında yer alan Çepni Boyu Derneği Genel Başkanı olarak söylemekteyim.
ANAYASANIN 66. MADDESİNE DOKUNMA CÜRETİ
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 66. Maddesinde; ‘‘Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür. Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türk’tür.’’ yazmaktadır. Son dönemde moda haline gelen Türklük kavramını bir etnik unsurmuş gibi ‘Türk, Kürt, Çerkez, Alevi, Sünni’ hepimiz biriz söylemleri Türk ulus kimliğini hedef alan, Türk Ulusunu bir etnik unsurmuş gibi göstermeye yönelik anayasaya aykırı bir algısal eylemdir. Türk Ulusu tüm etnisiteleri ve grupları kapsayan bir üst ulus kimliktir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Milletvekili yemin metninde ; ‘‘Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakattan ayrılmayacağıma; büyük Türk Milleti önünde namusun ve şerefim üzerine ant içerim.’’ ifadesi yer almaktadır. Bu hususta başta genel seçim sonrasında HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun milletvekili yemin metnini okumamak istemesi tartışma yaratmış, yemin etmeden milletvekili olamayacağı için zoraki yemin yapmıştır. İlk fırsatta da Türkiye’de yaşayan etnik unsurların Türk ifadesinden rahatsız olduğunu detaylı olarak tartışmaya açmıştı. 66. Maddeye muhalefet eski Başbakan Binalı Yıldırım ile devam etmişti. Bu bilgiler ışığında anayasaya bağlı kalacağına dair edilen yeminler zedelenmiş, Türk halkı incitilmiştir.
Oluşacak Milliyetçi bir ittifakın bu konuda uyanık olması, ortak metin hazırlanırsa bunun beyan edilmesi şarttır.
Son sözümüz Anayasa’mızın 6. Maddesidir:
‘‘Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti; egemenliğini, Anayasa’nın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz.’’

YORUM YAP